90’larda Türk televizyonlarındaki en büyük yenilik, izleyicilerin programa canlı telefon bağlantısı ile katılmasıydı. Bazen, telefondaki kişinin “dikkatsiz” konuşmaları, program sunucularını zora sokar ve hatta, programların süreli ya da süresiz yayından kaldırılmalarına sebep olurdu. Neyse ki artık mentioned tweetler var…
Sabah kuşaklarını hatırlarsınız… Hani “istek parça”larını, programa fakslardı izleyiciler. Sunucunun önünde tepeleme kağıt birikir ve yayının içeriği bu istekleri okumak ve yerine getirmekten öteye gidemezdi. Arada bir ünlü bir konuk gelir, imece usulü, faks kağıtlarındaki, bazen garipleşebilen izleyici istekleri karşılanmaya çalışılırdı. Hala şunu çok merak ederim: Hayatım boyunca evimde bir faks makinesi olmadı… Keza, yakın çevremde evinde faks makinesi bulunduran kimse de yok… O insanlar ne yapıyorlardı? Sanırım herkesin bir istek-şarkı-fakslayıcısı vardı, rica-hatır-usulü çalışan…
Sonra faksın modası geçti, olur olmaz programlarda “canlı telefon bağlantısı” kurulmaya başlandı. Spor yorum programlarından sabah revanilerine kadar geniş bir skalaydı bu. Format değişse de mantık aynıydı: Gelen konuklardan “bir kuple de olsa” istek parça… Ne çok meraklısıymışız! Bazen de izleyiciler yayına bağlanır, programın sunucusuna ya da gelen konuklara verir veriştirirdi. Bu kişiler bazen hattan ayrılmayı kendileri tercih eder, bazı ısrarlı “eleştirmenler” ise “kısa bir reklam arası” ile susturulurlardı. Böylesine kaotik bir ortamda program hazırlamak ve sunmak, sanırım, çok meşakatli idi. Bazen öyle olaylar yaşanırdı ki, programın bir hafta sonraki yayın saatinde “su altı belgeseli” seyrederdiniz. Neyse ki, teknoloji ilerledi de bu sorunlar halloldu.
Bir dönem canlı telefon gafları ile geçti… Çok çekti program sunucuları, yapımcıları. Sonra bir kuş geldi, uzak diyarlardan. Tüm dertler biti gitti… Tüy gibi hafifledik. Twitter, sosyal medyayı alt üst etmekle kalmadı, yayıncılık kültürünü de değiştirdi. Bir dönemin canlı telefon bağlantılarının yerini, anlık mentioned tweetler aldı. İzleyiciler, programda “kendine söz hakkı doğan” ünlüler isteklerini, eleştirilerini tweetler halinde yağdırmaya başladılar. Program sunucuları ellerinde bir tablet ya da önlerinde bir laptopla, program sunar oldular. Programların içerikleri dahi, ardı arkası kesilmeyen tweetlerle belirlenmeye başladı. Konuklara yöneltilecek soruları, programı izleyenler belirler oldu. Konukların giydikleri kazağın renginden, kahkahalarına kadar her şey tweetlerle eleştirildi ya da beğenildi. Program sunucuları da rahat etti tabi… Her an, telefondaki izleyici “acaba şimdi küfürler mi savuracak” korkusu olmadan program yapılır oldu Türk televizyonlarında… Sonuç olarak, önünüzdeki ekrana düşenlerden hangisini okuyacağınız size kalmış… Sürpriz yok, programlara “ara vermeler” yok…Yakında Twitter’dan, hangi ünlünün programı terkedeceği kararı verilmeye başlanır mı bilinmez… Gerçek şu ki sosyal medya, geleneksel medya kültürünü de değiştiriyor.
NOT: Mention ve HashTag kavramları sıkça karıştırılır. HashTag (#) konu belirlemek için kullanılır, mention(@) ise, kullanıcı belirlemek içindir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder