28 Ekim 2011 Cuma

BİR PAZARLAMA FENOMENİ: HEINEKEN

Amsterdam’a gitmek için neden çok… Rahatlıkla söyleyebilirim ki, o nedenlerden biri de Heineken
Özgürlüğün ne demek olduğunu Hollanda’da anlıyorsunuz. Kelimenin tam anlamıyla özgürsünüz Amsterdam’da… Halbuki, İstanbul’da yürürken bile kendinize bir çeki düzen vermek istiyorsunuz, bir tanıdık çıkar da rezil olurum diye… İşte böylesine “özgür” bir ortamda, doğal olarak, yaratıcı fikirler de peşi sıra geliyor… Sadık tüketicisi olduğum birkaç markadan biri Heineken, bunun nedeni sadece kaliteli bir ürün olması değil elbette… Heineken, çoğu zaman benzersiz deneyimler yaşatıyor tüketicilerine. Biz sosyal medya meraklılarına da araştıracak, konuşacak, yazacak ve paylaşacak bolca malzeme üretiyor Hollandalı marka.
Amsterdam’a indiğimizde, görmek için sabırsızlandığımız mekanlardan biri, Heineken’ın artık müze olarak kullandığı tarihi fabrikasıydı.
Amsterdam’daki ikinci günümüzde müzeyi ziyaret ettik ve unutulmaz anlar yaşadık… Heineken’ın kurulduğu günden bu yana kullandığı şişelerden, bardak altlıklarına kadar envai çeşit materyale rastlamak mümkündü. Müzenin sergi kısmını geçtikten sonra Heineken Experience başlıyor. Size, Heineken’ın bütün yapım aşamaları (bitkilerin toplanmasından şişe kapağının takılmasına kadar) tek tek anlatılıyor.
Turu daha da keyifli hale getiren ise, bu aşamalara katılabiliyor olmak… Elinize büyükçe bir kepçe veriliyor ve başlıyorsunuz karıştırmaya… Sonra bir Heineken fıçısının içinde buluyorsunuz kendinizi… Benim en çok ilgimi çeken iki yer: Heineken’ın yayınlanmış tüm spotlarının gösterildiği oda ve Şampiyonlar Ligi için hazırlanmış sergiydi (Messi’nin imzalı forması, efsane hakem Piere Luici Collina’nın Şampiyonlar Ligi maçlarını yönetirken giydiği forma v.s.) Ve sonunda tabi ki efsane lezzet, hoşça sohbetler… Müze’den, üzerinde adınız yazan Heineken şişesiyle çıktığınızda “Heineken’ı seviyorum.” diyorsunuz… Müze’yi bile bir pazarlamaya dönüştürebiliyor Heineken ve bunu yaparken de sizi eğlendiriyor.
Heineken’ı bir pazarlama fenomeni haline getiren yalnızca yukarıda anlattıklarım değil elbette… Heineken, dijital ile gerçeği başarı ile biraraya getirebilen sayılı markalardan… Bunu o kadar iyi yapıyor ki, yaptığı işler aylar sonra bile (şu anda olduğu gibi) konuşulabiliyor. Şimdi anlatacaklarım, Heineken’ı bir kez daha sevmemi sağlayan bir pazarlama olayı… Yer İtalya… Herkesin sabırsızlıkla beklediği bir karşılaşma var: Milan-Real Madrid Şampiyonlar Ligi Finali… Ne olursa böyle bir maçı izlemekten vazgeçerdiniz? Sevgiliniz sizi bir konsere davet etse? Patronunuz rica etse? En önemli dersinizin hocası, bunu zorunlu tutsa? Böyle bir maçı, klasik müzik dinletisine tercih eder miydiniz? Onlar ettiler ve hayatları boyunca unutamayacakları bir deneyim yaşadılar… (Bu deneyimin ne olduğunu merak ediyorsanız: https://www.facebook.com/sosyalmedyacalismalari)
Heineken bize pazarlama adına “nelerin” yapılması gerektiğini öğretiyor. Sosyal medyayı, nasıl ve ne şekilde kullanmamız gerektiğine dair bizlere yol gösteriyor… Bu nedenle karşımıza bir pazarlama fenomeni olarak çıkıyor.
NOT: Yukarıda anlatılan Heineken Experience’ı daha yakından incelemek isteyenler heinekenexperience.com’u ziyaret edebilirler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder