24 Haziran 2012 Pazar

BİR PAZARLAMA MECRASI OLARAK FESTİVALLER: BURN ELECTRONICA

Yaklaşık üç yıldır bir elektronik müzik festivaline katılmamıştım. Zaman olmadı, iyi gruplar gelmedi v.s... Dün gerçekleşen Burn Electronica festivali benim için tam anlamıyla bir tavşan deliğiydi. Dürüst olmak gerekirse her türlü olumsuzluklara rağmen – Kapı açılış saatinin 14.00 olarak belirtilmesine rağmen 14.00’da bizi içeriye almayan görevliler, ne içip de o hale geldiklerini anlayamadığım insanlar ve elbette sudan farksız kötü biralar – o atfmosferi özlemişim. Ama konumuz Who Made Who’nun inanılmaz performansı, Crookers’ın yarıda kesilen seti değil elbette. Konumuz pazarlama!

Festivaller işini doğru yapan pazarlamacılar ve reklamcılar için adeta bir vahadır. Bir de gözlem yeteneğini kaybetmemiş blogger’lar için elbette. Nedeni aslında son derece basit, sizin için toplanmış “safkan” bir hedef kitle... Zevkleri, davranışları aynı binlerce insan. Size düşense, eğer hedef kitlenizse, o insanları biraz eğlendirmek. İnanın daha fazlası değil.
 
Etkinlik pazarlaması, bazılarımızın aşina olduğu bazırlarımız için ise anlamsız bir kavram. Her iki taraf için de son derece yeni olan bu alan, bakirliğini korusa da günden güne gelişiyor. Bir bir etkinlik ajansları açılıyor, hepsi de güzel cirolar elde ediyor. Neden etmesin ki, eğlenmeyi seven milyonlarca insan, milyonlarca insanı hedefleyen binlerce marka var! Kebap connection! Hal böyle olunca, hedefleyenlerle hedeflenenleri biraraya getiren her türlü ortam bir pazalama mecrasına dönüşüyor. Festivaller de!

Hedef kitlenizi iyi tanıyorsanız sizden iyisi yok. Zira, hedef kitleniz size başarılı işler yapmanız için doğru insgiht’ı verir, bu konuda gayet açıklar! Nitekim, dün bunun canlı örneğine bizzat şahit oldum. Festival alanı adeta bir “fair”di. Bazıları Vivident’in kurduğu alanda oyun oynuyor, bazıları BAT’nin lounge’unda keyif çatıyor, bazıları ise Burn’ün Energy Zone’unda deliler gibi dans ediyordu. Biz, biraz da sıcak havanın vermiş olduğu rehavetle biralarımızı alıp, bir masaya “güneşlenmek” üzere kurulduk. Yalnız, bu elbette bizim amacımız olan şeydi. Gerçekleşeceğini kim söyledi ki? Birbiri ardına önce Puma’nın, akabinde Mentos’un daha sonra da Okey’in temsilcileri fotoğraf çekmek, sample vermek, ürün tanıtmak için masamıza geldiler. Benim için gayet eğlenceli bu durum, kız arkadaşım için biraz can sıkıcıydı! Abartısız üç saatim alanda, kim ne yapmış, ne getirmiş, ne demişe bakmak ve elbette birkaç fotoğraf almakla geçti. İşte o keşiften çıkan sonuçlar;
Vivident
Sakız markasının elektronik festivalinde ne işi olur demeyin, olur. Kendi adıma, Vivident’in ATL işlerini son derece eğlenceli ve başarılı buluyorum. Gençlere yönelik esprili bir dili var. Festivaldeki Vivident alanı da daha önce yapılan işlerle uyumluydu. TV spot’undan hatırlayacağınız üzere, ellerinde oklarla cupid’ler festival alanında dolaşıp avlarını bekliyorlardı. Ayrıca iki arkadaşı kıyasıya yarışa sokan keyifli bir oyunu da festival alanına getirmişlerdi. Basit, biraz sıradan ama asla başarısız değil!

Nissan Juke
Birçok arkadaşım, şu aralar, Nissan’ın haşarı çocuğu Juke’a takmış durumda! Sıradışı çizgisi ve sağlam pazarlama faaliyetleri bizleri etkiliyor doğal olarak. Juke, tam anlamıyla bir genç arabası. Eh böyle bir arabanın da tanıtılacağı yer, tıklım tıkış gençlerle dolu bir festival alanı olur elbette. Bir de yanına iki genç kız ve oğlanı koydunuz mu, olay tamamdır! Festivalin iki farklı ucunda, iki farklı renk Juke hayranlarını cezbetmek için bekliyordu. Ayrıca, BAT standının yanında bir de aracın görseli yer alıyordu. Basit, nispeten ucuz ama oldukça etkili bir iş!

Republika Academic Aparts
Ne yalan söyleyeyim Republika’yı ilk defa festival alanında gördüm. O ana kadar ne olduğuna dair bir fikrim yoktu. Belki de, hayatım boyunca öğrenci yurduna ihtiyaç duymadığımdandır, bilemiyorum. Neyse, Republika öğrenci yurdu benzeri bir iş! Aslında, yurtdışında okuyan ya da ucuz tatil yapanlar bilirler, yurt mantığında ama yurtlara göre oldukça konforlu apart oteller vardır. Republika da bunun Türk işi örneği. Kendini tanıtmak için çok doğru bir mecra bulmuş; festival. Başarılı mı? Hem de oldukça!

Burn
Festivalin ana sponsoru ve isim babası Burn, adeta festivalin etinden kemiğinden faydalanmış. Çok da iyi yapmış! İşimiz pazarlama sonuçta... Festivalin her köşesinde Burn’ün bir standını, lounge’unu, etkinlik alanını görmeniz mümkündü. Benim en çok hoşuma giden, büyük bir olasılıkla yarın ofisimde masamı süsleyecek resmi çekildiğim Bur’n Booth’tu. Anı her zaman anıdır! Diğer favorim ise, gruplar arasında müziğin ve eğlencenin durmaksızın devam etmesini sağlayan Energy Zone’du. Kısacası Burn, başarılıydı!

Evet, festivaller biz pazarlamacıların lunaparkı. Biz orada oldukça eğleniyoruz, haliyle eğlendiriyoruz. Burn Electronica’dan izlenimlerim birkaç yazıda daha devam edecek. Görüşmek üzere!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder